Europa, Jüpiter’in etrafında dönen ve Güneş sisteminin en büyük gezegen uydularından biri olan Galilei uydularının en küçüğü.
Peki, Galileo Galilei’nin 1610 yılında yaptığı ilk gözlemlerle keşfedilen Europa’yı bu kadar ilginç kılan nedir dersiniz? Bu ilginç uyduyu biraz daha yakından tanımaya başlayalım.
Yaklaşık 3.100 kilometre çapında olan bu uydunun yüzeyi neredeyse tamamen buzla kaplı!
Bilim insanları, yaklaşık 10 ila 15 kilometre kalındığındaki bu buzun altında Dünya’daki tüm okyanusların toplamından daha fazla su içeren devasa bir okyanusun olduğunu düşünüyorlar.
Ek olarak gömülü kalan okyanusun yüzeyi soğuk olsa da altında kalan okyanusun daha sıcak olduğu söyleniyor.
Europa’nın yüzeyinde bulunan çatlakların ve buz kütlelerinin düzeninin, bu tabakanın altında akışkan bir su katmanının bulunduğunu işaret ettiğini ifade ediyorlar.
En önemlisi bu okyanusun varlığının, Europa’yı Güneş sistemindeki olası yaşam arayışındaki en önemli yerlerden biri yaptığı da belirtiliyor.
Söz konusu okyanusun mikroskobik yaşam formlarını barındırabileceği düşünülüyor. Bu sebeple de NASA’nın geliştirdiği Europa Clipper isimli araç, uydunun yüzeyini ve su buharı püskürten alanlarını yakından incelemeyi ve yaşam izlerini araştırmayı amaçlıyor.
Europa’nın yüzeyi, Güneş sistemindeki en pürüzsüz katı cisim olarak biliniyor.
Bilim insanlarına göre, yüzeyinde yüksek dağlar ve derin kraterlerin olmaması, Europa’nın genç bir yüzeye sahip olduğunu gösteriyor.
Yüzeydeki pürüzsüzlüğünse altında yatan büyük okyanusun hareketlerinden kaynaklanıyor olabileceği ifade ediliyor.
Söz konusu okyanusun, yüzeydeki buz tabakasının zamanla erimesine ve yeniden donmasına neden olarak yüzeyin sürekli olarak pürüzsüzleşmesini sağladığı söyleniyor.